Bir müddet güzel şeyler yaşadınız ve bitti ise ve kendinizi boşlukta hissediyorsanız telaşlanmayın Ayrılığın acısını dindirmek için kafanızı boşaltın ve yeni uğraşlar edinmeye çalışın. İşte uzmanların tavsiyeleri…
Fransız yazar Honore de Balzac’a göre ‘İnsan iki kere aşık olur; birincisi hayatın kendisinde, ikincisi anılarda.’ Anılardaki aşk acısı sayısız şarkılarla, şiirlerle ve filmlerle anlatılmıştır. Her şey aniden iç karartıcı ve keyifsiz bir görünüm alır. Bu acı pek çok insanda depresyon, iştahsızlık ve uykusuzluk gibi sağlık sorunlarına bile yol açabilir. Oysa bunu o kadar dert etmemek gerekir.
Terk edilenlerin ayrılıktan hemen sonra kendilerini karanlık bir vadinin içinde bulmaları çok normaldir. Ağlayıp sızlar ve ilişkinin artık geçmişte kaldığını bir türlü kabullenmek istemezler.
Yalnızlığı kabul etmeli
Aşk acısı çeken, çoğu zaman kaçırdığı aşkını tekrar elde etmek için her şeyi yapar. Hatta onun yeni bir ilişkiye başlamış olması bile umurunda değildir. Eski sevgiliyi ya da eski eşi mektup, telefon veya e – mail bombardımanına tutar, onu takip ettiği bile olur.
Hiçbir umut olmamasına rağmen, bitmiş ilişkinin bir şekilde tekrar başlayacağına ve devam edeceğine inanır. Kişi artık yalnız olduğu gerçeğini kabullenmediği sürece, kendini toparlaması da güç olur. Terk edilen kişinin yeni bir hayata başlayabilmesi için, geçmiş ilişkisinin gerçekten sona erdiğini kabul etmesi gerekir.
Onu sakın aramayın
Psikologlar, terk edilenlerin önce yas tutmalarını öneriyor. Kendinizi bir hafta sonu eve kapatıp şöyle bir anılara dalın ve iyice ağlayıp rahatladıktan sonra oturup eski sevgilinize veya eşinize karşı hissettiklerinizi bir kağıda dökün. Ne yazacağım diye düşünmeden yazın. Ona bugüne kadar söylemek isteyip söyleyemediğiniz her şeyi anlatın. Tüm iyi niyetinizi ve nefretinizi aynı mektupta onun önüne serin. Bunu yaparken çok düşünmeyin. Aklınıza nasıl geliyorsa o şekilde devam edin. Ancak onu hatırlatan ne varsa, artık gözünüzün önünden kaldırın.
Resimler, kitaplar, kıyafetler, kaset ve CD gibi ufak tefek her şeyi paketleyin. Gidip samimi bir arkadaşınıza ağlayıp içinizi dökün, ama abartmayın. En iyi arkadaşınız bile her gün sızlanmalarınıza katlanmak zorunda değil. İşte en önemli kural: Eski sevgiliniz ya da eşinizle buluşmaya, konuşmaya, hatta mesajlaşmaya bile hiç yeltenmeyin.
Yaşama dört elle sarılın
Tarif edilemez bir acı içinizi kemirmeye devam ediyorsa, artık kendinizle ilgilenmenin zamanı geldi demektir. Eski sevgiliniz ya da eşiniz ile birlikteyken yapmayı çok istediğiniz, ancak onun yüzünden yapamadığınız ne varsa yapın.
Ayrıntılara çok girmeden iyi düşünüp biraz geçmişe gittiğinizde, ‘ne kadar çok şey varmış yapamadığım’ diye şaşıracaksınız. Diyelim ki sinemaya pek gidemiyordunuz, şimdi istediğiniz zaman istediğiniz filme gitmekten kendinizi alıkoymayın.
Belki çikolatalı keki ya da ıspanağı pek sevmiyordu, en sevdiğiniz yemekleri ve tatlıları hemen sırayla yapmaya başlayın. Kısacası, sizi eğlendiren ne varsa yapın. Dans etmeye gidin, arkadaşlarınızla buluşun, evde değişiklikler yapın, hatta saçınızın rengini bile değiştirin.
Vücudunuzu rahatlatın. Koşuya çıkın, yüzmeye gidin, hamam sefası yapın, bir spor salonuna yazılın, uzun yürüyüşlere çıkın, daha sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Bu yöntemlerle güç bulmanız ve yaşama sarılmanız daha kolay olacaktır.