Zevk, parayla satın alınmaz!

Zevkli giyim, sabah kalktıktan akşam yatana dek uygulanan bir giyim biçimi. Gençlik, zevkli olunursa, fazla para harcamadan giyinilebilen bir dönem. Kendiniz için şık olun ve zevkli giyimi, özenli giyimi bir yaşam biçimi hâline getirin! Yaşamınızdaki farkı, fark edeceksiniz…

Etrafınızdakilerin sözlerine kulak verin! Örneğin, o sarı kazağı giydiğinizde; “Bugün ne hoşsun,” gibi komplimanlar aldıysanız, o renk ve biçim size yakışmış demektir, bunu aklınıza not edin. Ve – denemekten korkmayın! Hiç kullanmadığınız bir renk, değişik kesimde bir pantolon belki de size çok yakışacaktır. Hep deneyim… Son bir nokta daha… Şıklık yanlış algılanıyor. Şık, pahalı giyimle eşanlamlı kullanılıyor, oysa insan bir pantolon, bir kazakla da şık olabilir. Bu özellikle de gençler için geçerli, yoksa yaş ilerledikçe şık giyimde kalite gerekiyor ki, bu da ucuza olmuyor ne yazık ki… Gençlik, zevkli olunursa, fazla para harcamadan giyinilebinen bir dönem.

Zevkli giyim, sabah kalktıktan akşam yatana dek uygulanan bir giyim biçimi. İyi giysileri sadece önemli durumlar için saklamak ve geri kalan zamanda özensiz dolaşmak, şık olmak anlamına gelmez.

Kişi okula giderken de, işe giderken de, çarşıya çıkarken de şık ve zevkli olabilir. Burada önemli olan, yerine göre giyinmesini bilmek. Çarşıya çıkarken bir çaya giyebileceğiniz o çok şık elbisenizi giyerseniz, giysiniz istediği kadar şık olsun, siz şık olamayacaksınız. Oysa birbirine uygun spor bir etek bluzla, düz ayakkabılar sizi çarşıda da şık yapacaktır.

Her an özenli olun…

Okula giyecekleriniz başkadır, büroya giyecekleriniz başka; öğleden sonra bir çaya giyilecek başkadır, akşam yemeğine giyilecek olan başka. Bunun bir başka yöntemi de temel giysilerinizi aksesuarlarınızla değişik durumlara gidecek biçimde kullanmaktır.

Kendiniz için şık olun! Zevkli giyimi, özenli giyimi bir yaşam biçimi hâline getirin! Güzel giyinen kadınlara bakın, her durumda şıklar. Spor yaparken, yürürken, iş yerinde şıklar, çünkü onlar kendileri için, kendi göz zevkleri için giyiniyorlar. Sabah koşusuna giydikleri eşofmandan, kimsenin görmeyeceği sabahlıklarına kadar her şeyi özenle seçiyorlar. Onun için de onları ne zaman görsek son derece şıklar.

Birinci kural her zaman özen göstermek, giyim zevkini öğrenmek, geliştirmek; ikincisi de bunu zevkli bir yaşam biçimi hâline getirmek…

Şimdi de işin pratik öneriler bölümüne geçelim isterseniz…

Diyelim mevsim bahar, yaz gelmek üzere; hemen çarşılara fırlayıp o bahar sarhoşluğu içinde kendinizi dağıtıp olur olmaz şeyler almadan önce yapılacak bazı şeyler var.

Birincisi dolabınızı açın ve içindekileri iyice bir elden geçirin. Hele de dolabınızın kapısını açtığınızda üzerinize birtakım giysiler dökülüyorsa ve kapıyı tekmeleyerek kapamak zorunda kalıyorsanız, bu işi çoktan yapmış olmanız gerekmez miydi?!

Şaka bir yana, artık giymediklerinizi veya kesinlikle size yakışmadığına inandıklarınızı çıkarıp bir kenara koyun. Dolaptaki kalabalık insanın zihnini karıştırmaktan başka işe yaramıyor.

Kalanlara da bakım uygulayın. Temizleyiciye gidecekler gitsin, sökükler dikilsin, yıkanacak kazaklar yıkansın, etekler bluzlar ütülensin. Böylesi bakım uygulanmış giysilerinizin eskisinden çok daha güzel durduğunu göreceksiniz.

Ayrıca bu bakımı ara ara uygulayın, o vakit aceleyle bir yere gitmeniz gerektiğinde giymeye karar verdiğiniz şeyi hazır bulacak, sökük bir etekle karşılaşıp sinir krizleri geçirmeyeceksiniz.

Bir de, birkaç yıllık iyi parçalarınıza alıcı gözüyle bakmayı ihmal etmeyin. Örneğin, klasik kesimli lacivert blazeriniz hâlâ taş gibiyse, modası geçmiş diye hemen kaldırmayın. Kemik düğmelerini dore düğmelerle değiştirin, göğsüne de bir arma alıp diktiniz mi, o ceket hemen güne uyup çıkacaktır.

Hesabınızı iyi yapın

Aynı şekilde yine iyi durumda olan ama giymekten bıktığınız düz renkli kazaklarla oynayın. Vitrinlerden fikir alın ve bu düz kazakları renkli düğmeler, dore toplar, boncuklarla süsleyin. Daha önce de dediğimiz gibi önemli olan bakmasını, görmesini bilebilmek ve yeri geldiğinde düş gücünü kullanmaktır. Bundan sonra sıra geliyor nelere ihtiyacınız olduğuna… Eksiklerinizi not edin ve tabii bütçenizi de göz önüne alın. Çok fazla giysi satın almayın, her durumu idare edecek bir parçanız olsun yeter. Zaten moda her yıl değişiyor, o fazlalıklarsa dolapta eskimekten öteye gidemiyor.

En fazla harcamayı, en sık giydiğiniz giysiye ayırın. Bir palto, bir mont, iyi kalite bir kot pantolon en çok kullandığınız giysilerse, alabildiğiniz en iyisini alın. Uzun vadede akıllıca bir yatırım olacak, her giydiğinizde size mutluluk verecektir.

İkinci derecedeki giysileriniz içinse daha ucuz yerlere bakabilir, kazaklarınızı annenize, anneannenize örmesini rica edebilirsiniz. Veya kendiniz örebilirsiniz. Çarşıda pahalıya alacağınız o çingene pembesi kazağı, evde örerek çok daha ucuza çıkarabilirsiniz.

SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır. Lütfen bütün alanları doldurun.