Şişmanlar, dünyanın ‘yeni siyahlar’ı sanki! Ama bu baskıya rağmen zayıflamak kolay iş değil. Sağlıklı kilo verebilmek için öncelikle cesaret ve irade gerekiyor. Bunların olmadığı noktada ise çare diyet haplarında aranıyor. Özellikle raflarda giderek artan sayıda tok tutucu, metabolizma hızlandırıcı besin takviyesi yerini alırken, ne kadarı yararlı ne kadarı zararlı sorusu da beraberinde geliyor.
Farkında mısınız, şu sıralar “herkes şişman!” Sanki uzaylılar gelip (!) herkesin gözlerine lunaparktaki dev aynasından yerleştirdi! Ben buna başka türlü “anlamlı” bir açıklama bulamıyorum çünkü. Neredeyse 36 beden olanlar “şişman” kabul edilirken, 40 ve üstü beden giyinenler sanki yüzüne bakılacak insan değil! Tüm dünya bir diyet çılgınlığı yaşarken, artık kemikleri sayılan yepyeni bedenler ortada dolaşıyor! Genç kızlar sıfır beden kıyafetlerin içine girebilme peşinde. Sonuç olarak, herkesin kendini şişman olarak gördüğü bir dönemde yaşıyoruz. O kadar ki bu kış sezonu için tasarımcılar, sıfır beden kadınlardaki artıştan ilham alarak aşırı hacimli, yumurta modelli, kadını kalçalı gibi gösteren (!) kıyafetler tasarladılar. Balon gibi elbiseler ve çırpı bacaklar pek ‘in’ anlayacağınız… Zayıflığı kafasına takanların yapmayacakları şey yok! Kimi yemiyor, kimi yediklerini kusuyor; yeme isteğini tutamadığını söyleyenlerin kaçış noktası ise tokluk hissi veren besin takviyeleri. Dost sohbetlerinde, diyetisyen isimleriyle birlikte Avrupa’dan yeni gelen diyet hapları konuların başını çekiyor. Hele bir eczaneye girip raflara bakmayagörün, zayflamaya yarayan içecekler, suya karıştırılan toz halinde besin takviyeleri, su atıcı haplar, tok tutan diğerleri…
Aslında obezite tedavisinde kullanılan yağ atıcı ya da tok tutucu ilaçlar da eczanelerde reçetesiz satılıyor, onları deneyenlerimizin sayısı da azımsanacak gibi değil. Ancak şimdilerde asıl artış besin takviyesi olarak adlandırılan ve ilaç olarak kabul edilmeyen ürünlerde.
Beslenme Destekleyicileri Derneği’nin (BesDesDer) yaptığı açıklamaya göre, diyet veya kilo kontrolüne yönelik ürünler 3 farkl? s?n?fta inceleniyor. Metabolizma yükseltmeyi hedefleyen ürünler, egzersiz yard?mc?lar? ve diyet yard?mc?lar?. Metabolizma yükseltici ürünler, vücudun yağ yakma kapasitesini ve harcad?ğ? kaloriyi yükseltmeyi amaçlıyor, egzersiz yard?mc?s? ürünler egzersiz s?ras?nda yak?lan yağ miktar?n? artt?rmaya yardımcı oluyor. Diyet yardımcıları ise tokluk hissini arttırarak açlık ve atıştırma isteğini azaltmayı hedefliyor.
Bu tarz ürünler sektöründeki ani çeşitlilik son bir yılda gerçekleşti. Çünkü son bir yıldır ithalat izni Sağlık Bakanlığı yerine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından veriliyor.
E çeşit bu kadar hızla artınca kafalar da karıştı haliyle… Hangisini, kim kullanmalı? “Bitkisel” ibaresi olunca güvenilir oluyor mu? Peki ya bu hapları/suları içip titreme, hiperaktivite, bayılma gibi sorunlar yaşayan çevremizdeki insanlar? Elbette bir diğer tarafta da gerçekten incelmeyi başaranlar var.
Sıfır beden çılgınlığı
Amerikan Diyetisyenler Derneği Türkiye Temsilcisi Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, yapılan araştırmalarda, ergenlik çağındaki sağlıklı erkeklerin üçte birinin, kızların ise yarısı kendilerini şişman bulduklarını söylüyor. “Bu nedenle özellikle ergenlerin, “kan şekerini ayarlar/tokluk hissi sağlar” gibi vaatlerde bulunan besin takviyelerini tükettiklerini belirtiyor.
Diyet yaparken zayıflama hapı/besin takviyesi kullanımı hakkında ne düşündüğünü bu kez diyetisyen Taylan Kümeli’ye soruyorum. “Bu ürünlerin kullanımı dünyada ve ülkemizde maalesef oldukça yaygın. Önceden, adı mucizevi(!) olan yöntemler kullanıp kilo vermiş, ama sonradan kilolarını fazlasıyla geri almış ve daha da önemlisi sağlık durumları kötüleşmiş (kan şekeri dengesizliği, böbrek fonksiyon bozukluğu, kas kaybı vb.) pek çok danışanımız bulunuyor. Bu tarz ürünlerin kullanımı gerekli değil. Çünkü kilo vermek çok zor değil. Bunu yapmak için pek çok yöntem bulunuyor. Önemli olan kilo vermekten çok ‘sağlıklı kilo vermek’ ve bunu ‘korumak’tır” diye yanıtlıyor beni.
Peki ya söz konusu ürünler “bitkisel” ibaresi içeriyorsa, diye soracak oluyorum… “Bu ürünlerin özellikle satışını desteklemek için kullanılan ‘bitkisel’ ibaresi kullanılabilir olduğunu göstermez. Sağlığı tehlikeye atabilecek, kanunlarla üretimi ve satışı yasaklanmış, pek çok bitki bulunduğunu hatırlatmak isterim” oluyor yanıtı.
“Diyete uyumu kolaylaştırıyor”
Bitkisel besin desteği ürünleri satışa sunan ithalatçı Ayfer Denizoğlu ise “28 senelik eczacıyım, piyasaya doğru ve sağlıklı ürünler sunduğuma inanıyorum” diyor iddialı bir şekilde. Fransız Laboratoire Physcience ürünlerini Türkiye’ye getiren Bizim Eczane’nin sahibi olan Denizoğlu, neden böyle bir işe girdiğini şöyle anlatıyor: “Yıllardır bitkisel ürünler ve onlardan ilaç elde edilmesi konularıyla ilgiliyim. Masanın iki tarafında da olmak durumundayım eczacı ve ithalatçı olarak. İnsanların besin desteği ürünlere ilgisi çok fazla. Ürün seçiminde, tiroid bezini ve metabolizmayı hızlandıran ürünlerden olmamasına dikkat ettim. Çünkü birçok bitkisel ürünün arkasında kalp, hipertansiyon, tiroid, diyabet hastalarının kullanmasının sakıncalı olduğu yazar. Tabii ki en doğrusu diyetisyene giderek zayıflamak. Ama uzun süreli olarak diyete uyum sağlamak zor oluyor. Onun için ürünlerimiz, iştahı frenlemeye yardımcıdır. ”
Peki Taylan Kümeli diyet programında ilaç veriyor mu?
“Obezite, yani şişmanlık tedavisi için geliştirilen (xenical veya reductil vb.) ilaç gruplarını biz vermiyoruz, fakat danışanımızın başvurduğu ya da beraber takip ettiğimiz doktor önerisiyle bu tip ilaçların kullanımı mevcutsa o takdirde de biz sadece danışanımızın beslenme programını takip ediyoruz” diye yanıtlıyor Kümeli.
Malum eczanelerin rafları çeşit çeşit besin takviyesiyle dolu. Kaç çeşit ürün var dersiniz? Bu soruyu, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç, ellerinde diyet ürünleriyle ilgili ayrıntılı bir çalışma olmadığını belirtiyor. Ama görüşmemizin ardından bu konuda ayrıntılı bir çalışma yaptıracağını da sözlerine ekliyor.
Zayıflayan siz değil, cüzdanınız!
Dr. Muzaffer Kuşhan ise besin desteği adıyla piyasaya sunulan ürünlere çok karşı. “İncelmek düşünceyle başlar/açlık hissine son/48 saatte çözüm gibi sloganları olan ürünlerin içinde genellikle yeşil çay, siyah çay, zencefil, arpa, frenk üzümü, hindiba, yulaf özü var. Bana göre bunlar, davultozu minare gölgesi! Bunların zayıflatmada hiçbir etkisi yoktur! Şişmanın iki zaafı vardır: Yediklerinden vazgeçmek istemez ve tembeldir, hareketi sevmez. Bu uyanıklar, bunları kullanarak insanları kandırıyorlar. Bunların ne faydası ne zararı var. Besin desteği olarak ithal ediliyorlar ve sadece kiloluların cebini zayıflatıyorlar!”
Bu arada Dr.Kuşhan, Amerika’da yapılan bir araştırmayı referans göstererek, kilo vermek isteyenlerin yüzde 95’inin “aldatmaca” olarak nitendirdiği bu yöntemlere başvurduğunu da söylüyor. Ayrıca yan etkilerini gözeterek zayıflamada hiçbir ilacın yerinin olmadığını da ekliyor.
Şu anda bir diyet furyası var, diyen uzman diyetisyen Selahattin Dönmez ise Amerika’da özellikle alternatif tedavi kullanım sıklığının 1990’da yüzde 33 iken 1997’de yüzde 42.1’e çıktığı bilgisini veriyor. Diyet destekleyicilerini en fazla kullanan ülke ise Almanya. Halkın yüzde 50’si kullanıyormuş. “Amerikan Diyetisyenler Derneği diyet destekleyicilerin sağlıklı beslenme içinde yer almayacağı görüşünde. Bu konu, dünyanın her yerinde tartışma yaratıyor. Ben de katılıyorum” diyor Dönmez. Kendi tedavilerinde asla diyet destekleyicisi kullanmadığını sözlerine ekliyor ve ama bir noktada da “olabilir” diyor.
Bütün bunlar gerçekten aklımızı karıştırıyor. Bir yanda diyet ilaçlarının birini bırakıp diğerine başlayan, birbirine yeni ürün isimleri tavsiye eden arkadaşlar, eczanelerde izinli bir şekilde rafları dolduran ürünler; diğer yanda aman ha diyen doktorlor…
İşin uzmanlarına danışınca, bu tip zayıflamaya yardımcı ilaçlara el sürülmesin, dense de eczanelere ve mail kutuma her gün düşen ‘yepyeni’ ‘mucizevi’ ‘inceltici’ ürünler yorumu size bırakmamı söylüyor!