Yıllardır hâkimiyetini sürdüren “fast food” tipi beslenme, artık yerini “slow food” tipi beslenmeye bırakıyor. Dünya artık, öğünlere zaman ayırmayı ve özellikle de yemekten haz almayı ifade eden “slow food”u tercih ediyor. Çünkü bu beslenme tipi, sağlığı da beraberinde getiriyor!
Yoğun iş temposu ve günlük koşuşturmalar çoğumuzu esir alarak yemek saatimizden de çalmaya başladı! İnsanlar artık ‘zevk’ için değil, ‘yemek yemiş olmak’ için besleniyor. ‘Ne kadar hızlı bitirirsem, o kadar zaman kazanırım’ düşüncesi, ayaküstü beslenme tarzını da beraberinde getirdi.
Peki ya siz? Ailenizle ya da arkadaşlarınızla en son ve ne zaman yemek yediğinizi hatırlıyor musunuz? Veya en son ne zaman keyifle yemek hazırladığınızı? Yoğun koşuşturma içinde belki de uzun zamandır tek başına ve ayaküstü bir şeyler atıştırıyor olabilirsiniz. Sizin için hazırladığımız bu program, yemeği ziyafete dönüştürmenize yardımcı olacak; yemek yemek size daha fazla keyif verecek. Üstelik programımızdan sağlığınız ve formunuz da nasibini alacak! “Bunca iş arasında yemek yapmaya nasıl zaman ayırabilirim ki?” demeyin! Çünkü sağlığınızı korumak, ince ve zinde bir bedene sahip olmanın sırrı, “slow food”da saklı!
Hangi durumlarda hızlı yiyiyoruz?
– Zaman sorunu: Yoğun iş hayatı, trafikte geçen saatler ve evin sorumlulukları derken yemeği ikinci plana atıyoruz. Yemek yemeyi neredeyse boşa harcanan bir zaman olarak düşünüp bu süreci mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyoruz.
– Sevgisizlik: Sosyal hayatımız içinde yeterince sevgi alamadığımızda bizi ‘mutlu’ edebilecek en kolay yol, yemek yemek! Bu durumlarda besinlere hücum edip mutsuzluğumuzu unutmaya çalışıyoruz.
– Stres: Sinirli ya da gergin olduğumuz anlarda da yemeğe saldırıyoruz. Çoğu zaman olumsuz bir psikolojinin tetiklediği yeme dürtüsüyle birlikte ne bulursak yemeye başlıyoruz ve yine bilinçsizce sağlıksız besinlere yöneliyoruz.
Keyifle yemek hazırlayın!
Sağlıklı ve doğal beslenmek hepimizin arzusu. Kendinize değer veriyorsanız, vücudunuzun bir çöplük olmadığının her zaman bilincinde olmalısınız. Ayrıca yediğiniz besinlerle ilgilenmeli ve yararları ya da zararları hakkında bilgi edinmelisiniz. Fast food tarzı beslenmeyi bırakmak, daha az yağ, şeker, aroma ve katkılı maddeler tüketmek demek! Peki ya ‘slow food’? Tabii ki taze sebze ve meyveleri, keyifle yapılan hazırlıkları ve ağız tadıyla yemek yemeyi ifade ediyor. Bunun sonucunda vücudunuz, yaşamsal önemi olan vitaminleri ve mineralleri yeterli miktarda alabiliyor. Ayrıca bu beslenme tarzı sayesinde ince ve zinde bir vücuda da sahip olabiliyorsunuz! Çünkü bilinçli ve yavaş yediğinizde hızla doyuma ulaşıyor ve ayaküstü yapılan atıştırmalardan daha az yiyorsunuz!
Yemeğe zaman ayırın!
Sağlıklı ve doğal beslenme, zaman ister. Dolayısıyla yaşantımızdaki öncelikleri değiştirmemiz şart! Unutmayın ki hayatımızdaki en değerli şey, sağlığımız! Bunu başarmak için öncelikle alışkın olduğunuz günlük ‘ tempoyu yavaşlatın, sakinliğe ulaşın. Bunun için rutin işlerinizi daha iyi planlayarak kendinize yemek yiyecek zamanı ayırın, Hangi saatlerde yemek yiyeceğinizi kesinleştirin ve bu ziyafet için sevinmeye başlayın. Yemek zamanı geldiğindeyse, televizyonu kapatın, gazeteleri bir kenara bırakın ve çalan telefonlara bakmayın! Besinleri ayakta hızla silip süpürmek yerine, her zaman masada yemeye özen gösterin! Eğer evde yalnız değilseniz, birlikte olduğunuz kişiyle birlikte yemeklerin lezzetine konsantre olun: ‘Et yumuşak mı?, ‘Sebze yeterince pişmiş mi?, ‘Zencefil pilava hoş bir tat vermiş mi?’ diye konuşun. Sohbet ederken hem yemeklerin lezzetinin daha iyi farkına varır hem de yavaş yersiniz!
Kendinizi şımartın!
Çoğumuzun başı kilolarla dertte! Bundan dolayı da bazen kendimize gereğinden fazla yükleniyor; çikolata, pasta ya da keklerden mahrum bırakıyoruz! Oysa uzmanlara göre haftada bir gün tatlı yiyebiliriz pekala! Bunun aksine uzun süre tatlılardan uzak kaldığımızda önce bir parça koparıp yiyor, lezzetine doyamadığımız için de bir parça daha tüketiyoruz. Bunun sonucunda tatlı yediğimiz için suçluluk duygusuna kapılıyor, stresten kurtulmak içinse çareyi yine tatlılara saldırmakta buluyoruz. Bu kısır döngü, böylece şurup gidiyor. Sağlıklı ve doğal beslenmek için mümkün olduğunca yağdan ve şekerden az besinler tüketmeli, soframızda sebze ve meyveyi eksik etmemeliyiz. Ancak zaman zaman tatlı ya da sucuk ve sosis gibi besinleri de tüketmemizde sakınca yok, Sağlıklı beslenme tarzını benimsediğimizde nasıl olsa bir süre sonra bu besinlere olan isteğimiz kendiliğinden yok olacak!
‘Doyma’ sinyaline dikkat!
Slow food beslenme tipindeki önemli bir nokta şu: Beyinde, vücudun otomatik saati olarak adlandırılan bir doyma süresi var. Örneğin; sabahları erken kalkma alışkanlığında olan bir insan, saati kurmasa bile 7’de rahatlıkla uyanabiliyor. Aynı şey, doyma süresi için de geçerli. Yani yemeğe oturduğumuzda beyin 20 dakika sonra doyduğumuza dair sinyal gönderiyor. Bunun aksine, 5-10 dakika içinde yemeğimizi bitirdiğimizde ise doyma emrine uymadığımız için kendimizi hala aç hissediyoruz. Doymadığımız için de yine yemek yeme ihtiyacı hissediyoruz. Bunun sonucunda daha fazla şeker ve yağ tüketiyor ve ‘kilo alma’ gibi önemli bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz!
Güzel bir ortam yaratın!
Yemek yerken duyularımızı harekete geçirdiğimizde daha başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz. Bu, özellikle ‘koklamak’ için geçerli! Çünkü güzel kokular, bizde daima pozitif düşünceleri çağrıştırıyor, sakinleşmemizi ve yemeği huzurla yememizi sağlıyor! Öyleyse, yemek yemeden önce hazırladığınız besinleri koklayın, özellikle de meyvelerin kokusunu içinize çekmeyi ihmal etmeyin. Tabii görsel çekicilik de yemek yerken bir hayli önemli. Yemeği hazırlarken, sanki bir restorandaymış gibi güzel bir atmosfer oluşturun; mutlaka masa örtüsü kullanın, çiçekleri eksik etmeyin ve tabakları baharatlarla süsleyin. Her zaman, yeni bir tat denemeye hazır olun ve ‘bu bana göre değil’ dediğiniz besinlere de ikinci bir şans tanıyın!
Hata Yapmayın!
– Hataların en büyüğünü meyve yerken yapıyoruz. Toplum olarak meyveleri genellikle yemekten sonra yemeye alışığız. Oysa meyveyi öğünlerden 15 dakika önce ya da yemekten 2 – 2,5 saat sonra yememiz gerekiyor. Çünkü meyveler en fazla 15 dakika içinde sindiriliyor ve bağırsaklara geçiyor,
– Yemekten birkaç dakika önce ya da yemek sırasında yenilen meyve, midede alkol etkisi gösteriyor. Sonuçta, mideniz ve sindirim sisteminiz gereksiz yere yoruluyor ve bu alışkanlıklarınız da kilo almanıza neden oluyor.
– Yeterli miktarda su tüketmiyoruz. Kahve ve çay gibi sıvıları da ‘su’ olarak görüyoruz.
– Vücudumuzun yüzde 65’i su, dolayısıyla en çok ihtiyaç duyduğumuz besin maddesi de su! Kişiden kişiye değişse de uzmanlar herkesin günde en az 6 bardak su içmesini tavsiye ediyor.