Çoğumuzun çok sevdiği ve genellikle de karşı koyamadığı bir yiyecek olan çikolata, önceleri afrodizyak ve iyileştirici etkilerine olan inanç nedeniyle, şimdilerde ise kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkileri ile uzun zamandan beri sihirli, doğaüstü ve yararlı bir madde olarak bilinmektedir.
Çikolata kelimesi, Aztekler’de acı içki anlamına gelen “Xocolate” kelimesinden gelmiştir. Aztekler ve Mayalar, kakao bitkisini Tanrı’nın cennetten gönderdiğine inanırlardı.
Doğaüstü madde olduğuna inanılıyordu
Çikolata, kakao ağacının meyvesi olan Theobroma Cacao’nın içindeki tohumlardan elde edilir. Bilimsel isminin anlamının “Tanrıların İçeceği” olması bir tesadüf değil, doğaüstü bir madde olduğuna inanılmasından dolayıdır.
Önceleri çikolata yemek, pek bilinen bir şey değildi. Orijinal kullanımı içecek şeklindeydi. İspanyollar içine tarçın ekleyip, ısıtarak acı bir içecek elde etmişlerdi. Çikolata barının keşfi ise 1831’de ABD’de olmuştur. 1875’te ise İsviçre firması Nestle, ürettiği sütlü çikolatayı tanıtmıştır.
En reddedilemeyen 50 besin arasında birinci
Olmecler, Mayalar ve Aztekler’de kakao içeceği üst sınıflardan kişiler için üretilen özel bir içecekti. Amazon kökenli olduğuna dair kanıtlar olmasına rağmen, orijinal kullanıcıları Mezoamerikanlar’dır.
Çikolata, günümüzde en reddedilemeyen 50 besin arasından birinci seçilmiştir. Çikolata için bağımlılık yapıcı özellikte olduğunu söyleyecek kesin kanıtlar olmamasına rağmen en çok arzulanan gıdalar arasında olması, çikolata hakkında araştırmalar yapılmasına sebep olmaktadır.
Gerçek bir çikolata olabilmesi için…
Pek çok araştırmadan elde edilen bilgilerin bir araya gelmesiyle de çikolatanın, vücutta alkol, ilaç ve cinsel davranışlara benzer fizyolojik ve psikolojik etkilerinin olabileceği gösterilmiştir.
Dengeli bir diyetle beraber çikolata, oldukça faydalı olan kakao antioksidanlarını sağlamaktadır. Sadece antioksidan değil, çikolatanın verdiği haz duygusu da oldukça önemli bir etkidir. Çikolatada, kalsiyum, magnezyum ve fosfor mineralleri de yüksek miktarda bulunmaktadır.
Çikolatanın gerçek bir çikolata olabilmesi için, yağ olarak yalnızca kakao yağı içermesi, başka hiçbir bitkisel yağı içermemesi gerekir.
Çok iyi bir antioksidan kaynağı
Antioksidanlar, serbest radikaller dediğimiz birtakım zararlı bileşenlerin neden olduğu hücre hasarlarını önleyen maddelerdir.
Vücutta yeterli miktarda antioksidan olmadığı takdirde, serbest radikallerin neden olduğu hasarlar, damar sertliği, kalp hastalıkları ve diğer kronik hastalıklara yol açabilir.
Çalışmalar, antioksidan içeriği yüksek olan besinler tüketildiğinde, yüksek tansiyon değerlerinin düştüğünü, kalp-damar hastalıkları ve inme risklerinin azaldığını ortaya koymuşlardır.
Çikolatanın temel maddesi olan kakao ise antioksidan içeriği bakımından son derece zengindir. İyi kalitede ve yüksek oranda kakao içeren bir bitter çikolatanın, yüksek antioksidan değere sahip olan siyah erik, kuru üzüm, yabanmersini gibi meyveler kadar antioksidan etkisi bulunduğu gösterilmiştir.
İyi kolesterolü yükseltiyor
Yapılan çalışmalar sonucunda çikolatanın, kötü kolesterolü yükseltici belirgin bir etkisi olmadığı saptanmıştır. Hatta bitter çikolatanın, HDL dediğimiz “iyi kolesterol”ü bir miktar yükselttiği de ortaya çıkmıştır.
Bitter çikolata mı, sütlü çikolata mı?
Çikolatanın tüm yararlı etkileri, içeriğindeki kakao tozundan gelmektedir. Bitter çikolata, çikolata çeşitleri arasında en yüksek miktarda kakao tozu içeren çikolatadır; dolayısıyla da tercihimizi sütlü çikolata yerine bitter çikolatadan yana yapmak en doğrusudur. Beyaz çikolata ise hiç kakao tozu içermeyip, sadece kakao yağı içerdiğinden, çikolatanın yararlı etkilerinden hiçbirine sahip değildir ve tercih edilmemelidir.
Bağımlılık yapıyor mu?
Çikolatanın, özellikle de ağızda eriyen özel yapısından dolayı, duyusal olarak oldukça etkileyici bir yiyecek olduğunu hiçbirimiz inkar edemeyiz. Çikolata, içerdiği birtakım kimyasal maddeler ve sahip olduğu güzel tadıyla, beyinde “seratonin” gibi kişinin kendisini iyi hissetmesine sebep olan bazı hormonların salgılanmasını sağlar.
Ayrıca yapılan araştırmalar; esrarda bulunan ve bağımlılık yapmaya sebep olan maddenin, az miktarda çikolatanın da içinde bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu da çikolatanın bir miktar bağımlılık yapma etkisinin olduğunu kanıtlayan sonuçlardan biridir.
Yemeli mi, yememeli mi?
Çikolatanın yararlı etkileri olduğu gibi bazı zararlı etkileri de yok değil. Örneğin, çikolata ile bazı kişilerde reflü ve mide yanması gibi şikayetlerin artması arasında bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca, kesin bir kanıt olmasa da, çikolatanın migren kaynaklı baş ağrılarını alevlendirebileceği de belirtilmiştir.
Günde 40 gram bitter yenebilir
Burada her şeyden önemli olan çikolatanın dozu ve kişisel durumdur. Eğer kişinin kronik mide yanması veya migren şikayetleri varsa ve çikolata yediğinde bu şikayetler artıyorsa çikolatadan kaçınması en doğrusudur. Fakat bu tarz herhangi bir problemi veya çikolata tüketimi için başka herhangi bir sağlık engeli olmayan kişiler, günde 30-40 gramı geçmemek şartıyla kakao oranı yüksek bitter çikolataları tercih edebilirler.
Evet, çikolatanın sağlığa birtakım faydaları vardır, fakat yüksek kalori ve yağ içeriği nedeniyle akıllıca seçilmeli ve ölçülü tüketilmelidir. Unutmamak gerekir ki “toksik olan dozdur” ve çikolata da diğer birçok besin gibi fazla miktarlarda yendiğinde başta obezite olmak üzere birçok problemi de beraberinde getirir. Yani önemli olan, çikolatayı “tadında bırakmak”tır.
Diyetisyen Melda Demiröz