Ekonomik kriz kadınları daha derinden etkiliyor. Krizlerde işini ilk kaybedenler kadınlar olurken, çalışmayan ev hanımlarının evdeki iş yükü bu dönemlerde artış gösteriyor.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye İş Kadınları Derneği’nin Kasım ayında düzenlediği bir sempozyumda, kadınları kastederek “Sizler olmadan bu krizi atlatmamız mümkün değil. Hem evlerde hem de işyerlerinde kadınların desteğiyle krizden çıkabiliriz” açıklamasını yaptı. Ancak Bakan Tüzmen her ne kadar iyimser bir yaklaşım sergilese de, dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizde “sonsuz desteğine” ihtiyaç duyulan kadının omzundaki yükün arttığı gerçeği değişmiyor. Kriz, hem çalışan hem de evdeki kadını ‘önce’ ve ‘daha fazla’ etkiliyor.
Viyana Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Onaran, bu konuda yapılan birçok araştırmaya işaret ederek, “Krizden ilk olarak kadınların çalıştığı sektörler etkileniyor, ilk işsiz kalanlar hep kadınlar oluyor. Çalışmayan kadının ise kemer sıkma politikaları nedeniyle evdeki iş yükü artar” diyor.
Onaran’a göre ekonomik krizlerin ev geçimini zorlaştırması nedeniyle kadınların daha fazla şeyi evde üretmek zorunda kalıyor. Onaran, yapılan araştırmaların kriz dönemlerinde kadınların ev işlerine ayırdıkları zamanın arttığının altını çiziyor. Ayrıca daha ucuzu bulabilmek adına kadınların daha uzak yerlere alışverişe gittiğini ve yüklerini çoğu zaman herhangi bir taşıt kullanmadan taşıdığını, böylece krizin faturasının evdeki kadına kesildiğini ifade ediyor.
Ek gelir ihtiyacı artıyor
Kimi çalışmayan kadınların, kriz dönemlerinde ek gelir için çalışma kararı alması da, krizin kadınlar üzerindeki etki olarak gösteriliyor. Ancak Onaran, bu durumdaki kadınların çoğunun ya iş bulamadığını ya da kayıtsız olarak geçici işlerde çalıştığını söylüyor. 1994 krizi sırasında kentte yaşayan ve çalışmak isteyen kadınların yüzde 20’sinin, erkeklerin ise yüzde 10’unun işsiz olduğunu vurgulayan Onaran, “Bu dönemlerde iş bulsalar da birçok kadın krizden sonra evine dönüyor. Yani bu dönemdeki çalışmalar, kadınları özgürleştirebilecek bir eylem değil. Aksine kriz döneminde kadınların cesareti kırılıyor” diyor.
Krizden yalnızca ev hanımları etkilenmiyor elbette. Çalışma hayatındaki kadınların da krizden ağır darbe aldığı bir gerçek. Onaran, çalışan kadınlar açısından krizi konuşurken kadınların nerelerde çalıştığına bakıldığında, durumu daha iyi anlamanın mümkün olabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Kadınlar, çalışma hayatına daha düşük avantajla başlıyor. Bu hem Türkiye’de de, dünyada da böyle. Kadınlar daha çok küçük ölçekli ve işten atılmaların kolay olduğu sektörlerde, teknolojik yatırımın en az olduğu, kayıt dışı sektörlerde çalışıyor. Bu işyerleri genellikle krizden ilk darbeyi yiyen ve ilk etapta işçi çıkaran yerler.. Kadınların krizden kayıpla çıkacak sektörlerde çalışması, ilk işsiz kalanların da kadınlar olmasına neden oluyor.”
İşsiz kadın sayısı artışta
Özlem Onaran’ın kriz ve kadınlar üzerine yaptığı tespitleri, rakamlarla da desteklemek mümkün. Türkiye İş Kurumu’nun Aralık 2008 verilerine göre, kayıtlı kadın işsiz oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 50 artarak 263 bin 502’ye yükselmiş. Aynı oran erkeklerde ise yüzde 37 ile 724 bin 338 olarak öne çıkıyor. Bu da kadınlardaki işsizlik oranının erkeklere kıyasla daha fazla arttığının bir göstergesi.
Tablo, dünyada da farklılık göstermiyor. İngiltere’deki Ticaret Sendika Kongresi (TUC), emek piyasasında kadınların eskiye göre daha fazla istihdam edilmelerine rağmen, ekonomik krizin kadınların geleneksel olarak çalıştığı sektörlere yayıldığını dikkat çekiyor. TUC’un verilerine göre 2008’in ilk dokuz ayında kadınlar arasındaki işsizlik oranı yüzde 2.3 artmış durumda. Bu, erkekler arasındaki işsizlik oranının iki katı. Bu arada İngiltere’de Eylül-Kasım döneminde işsiz sayısı 131 bin artarak 1.92 milyona çıkarak, Eylül 1997’den bu yana en kaydedilen en büyük rakam olma özelliğine ulaştı.