Patronunuz size asılıyor olabilir mi?

Patronunuz gerçekten çok iş olduğu için mi sizden mesai yapmanızı istiyor yoksa altında başka bir neden mi var? Peki, hafta sonu aradığında sizden iş mi istiyor yoksa biraz arkadaşlık mı?

Bir işe girdiğinizde patronunuzun sizden hoşlanmasını istersiniz ama çok da “hoşlanmasını” değil. “Yaşlı Adamlarla Çıkmak” kitabının yazarı doktor Belisa Vranich, patronunuzun sizi yüksek mevkilerde mi yoksa yarı çıplak mı görmek istediği konusunda birkaç ipucu verdi. Eğer patronunuz bu toplardan birine giriyorsa bilin ki olası bir pası göğsünde yumuşatıp gole çevirmek istiyordur.

İlk olarak eğer patronunuz sürekli size iş dışındaki hayatını anlatıyorsa ve sizinki hakkında ardı arkası kesilmez bir şekilde soru soruyorsa şüphelenmenin zamanıdır. Ofislerde hafta sonunun bitmeyen dinlenme modundan çıkamayan çalışanların pazartesi sabahı uzun bir kahve molası vermesi olağan bir durumdur.

Boş bir yatağa dönmekten mi sızlanıyor?

Ama eğer bu molalardaki sohbetlerde patronunuz sizin özel hayatınızda kimin olduğu konusunda çok meraklıysa ve hatta eve, boş bir yatağa (ki en kötüsü içinde karısının olduğu bir yatağa) dönme konusunda sürekli size sızlanıyorsa, çizgiyi aşmış demektir.

Bununla nasıl başa çıkarsınız? Öncelikle sizi rahatsız eden hiçbir soruyu cevaplamak zorunda değilsiniz. İlle de cevap verecekseniz de “Hımmm, ya aslında bu çok karmaşık bir konu” diyerek olası bir muhabbeti başlamadan bitirebilirsiniz. Eğer başarılı olamadıysanız da yapmanız gereken çok fazla iş olduğunu söyleyerek arkanıza bakmadan masanızın yolunu tutabilirsiniz.

“İş yeri tonu” kullanın

İkinci belirti ise patronunuzun sizi devamlı cep telefonundan aramasıdır. İş yerindeyken tabii ki patronunuzun size ihtiyacı vardır. Yapılması gereken bir sürü de iş olduğundan sizi aramak için haklı sebepleri vardır. Ama gecenin bir yarısı ya da hafta sonu cep telefonunuzda sürekli “Patron arıyor” yazısını görüyorsanız patronunuzun bu sefer çok haklı sebepleri olması gerekmektedir.

Bununla başa çıkmak biraz daha kolay gözüküyor. Patronunuz sizi aradığında sanki iş yerinde kalabalık bir ofiste herhangi bir telefona cevap veriyor gibi “iş yeri tonu” kullanın. Hatta bu sırada pijamalarınızı çekmiş umutsuz ev kadınlarını izliyor olsanız bile.

Üçüncü belirti ise hediyelerdir. Yılbaşı geldiğinde iş yerindeki herkes birbirine hediye alır, küresel mali kriz öncesi döneme bakarsak bu kulağa gayet normal geliyor. Ama sabah ofisinize geldiğinde masanızda patronunuzdan gelen ufak bir kutu bulursanız, hele ki diğer bütün çalışanlara hediye olarak aptal bir video gönderildiyse, biraz dikkatli olmakta yarar var. Patronunuz sizden bunu kimseye söylememenizi isteyecektir çünkü kimsenin kıskanmasını istemiyordur. Bu hikaye size bir yerlerden tanıdık geldi değil mi?

Çok cömertsiniz ama…

Tam bu anda patronunuzun hediyesiyle odasına gidip önce teşekkür edin. Yumuşak girişinizin ardındansa olası bir pası bekleyen patronunuzu ters köşeye yatırın: “Çok cömertsiniz ama bunu kabul edemem. Aslında… eminim kız arkadaşınız bunu çok sevecektir.”

Gelelim en başarısız girişimlerden birine: sizden devamlı mesaiye kalmanızı isteyecek. Eğer patronunuzun şahsi asistanı değilseniz ve bu iş tanımınızda bulunmuyorsa bilin ki sizle daha fazla vakit geçirmek için bahane buluyor.

Bu durumla başa çıkmak biraz riskli. Eğer patronunuzun fazla mesai aşkı aslında size olan aşkının bir yansımasıysa ve iş yoğunluğuyla ilgisi yoksa, patronunuzla konuşmanın zamanı gelmiştir. Size yardımcı olması için yeni eleman almasını isteyebilirsiniz. Çoğu işveren yeni eleman almaktansa seve seve sizin normal saatinde çıkmanızı kabul edecektir.

Eğer sevgiliniz olmadığı için sizin “uygun” olduğunu düşünüyorsa da, patronunuza yeni bir sevgili bulduğunuzu çıtlatabilirsiniz. Bu onları hep yıldırır.

Devamlı masanıza geliyorsa…

Geldik sonuncu ve en sevimsiz belirtiye. Patronunuz kendi masasında çalışmaktansa sürekli sizin masanızın başında bitiyorsa ve masanıza yaslanarak sizinle konuşuyorsa, tedbiri ele almanın zamanı gelmiştir.

Çözüm çok kolay. Masanızı kahve bardakları ve dosyalarla doldurun ki oturamasın ya da yaslanamasın. Eğer varsa yaslanabileceği duvarlara kağıtlar iğneleyin.

Fakat eğer işin rengi değişir ve size dokunmaya kalkarsa hiç duraksamadan şikayette bulunun ve şunu söyleyin: “Patronum olarak size saygı duyuyorum ama bu iş benim için çok önemli ve işimi ciddiye alıyorum. Ve açıkçası sizin bu ilginiz benim işimde başarılı olmamı engelleyecek.” Size çok sinirlenecektir ama emin olun bu bütün dertlerinizin sonu olacaktır.

SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

E-posta hesabınız yayınlanmayacaktır. Lütfen bütün alanları doldurun.